"Seneye görüşürüz" esprisinin tarihi 1940 lı yıllara dayanıyor. Miladi takvime yeni geçilmiş ve halk bu değişikliğin üzerinden "mizah" yaratmakta gecikmemişti. İstanbul Selimhan Tiyatrosu orta oyuncuları tarafından oynanan "yeni yıl özel" oyununda 31 Aralık gecesi uykuya yatan bir adam, 1 Ocak sabahı arkadaşı tarafından "uyan, uyan tam bir yıldır uyuyorsun" diye tenkit edilerek uyandırılıyor. Seyirci durumu anlayamıyor, bunun üzerine oyunculardan biri doğaçlama yaparak durumu seyirciye izah ediyor: "Dün yılın son günüydü, bugün yeni yılın ilk günü" şeklinde... Seyircinin reaksiyonu inanılmaz oluyor, alkışlar susmuyor, kahkalar kesilmiyor... Ve maalesef 70 yıllık "espri"nin ilk temelleri atılıyor.
İlk olduğu ve o günün şartlarında orijinal bir şaka olması, bu reaksiyonu almasını elbette ki normal kılıyor.

Tabi bu esprinin bu kadar çok tutulması bu espri üzerinden ekmek yemek isteyenlerin de sayısını arttıyor. İnsanlar bu şakayı yapmak için 1 yıl boyunca 31 Aralık gününü bekliyor, gün içerisinde bu espriyi ilk yapan olma çabaları pek çok insanı 30 Aralık gecesi uykusuz bırakıyor. Yıllar boyunca espri güncelleştiriliyor.
Her geçen sene bu espriyi yapan ve buna gülen kitle daha da salaklaştığı için esprinin görünümü basitleşiriliyor. 1 senedir uyuyorsun 1 yıldır seni arıyorum Yarına daha 1 sene var ve Seneye görüşürüz... Bundan daha fenası da var ki, bu espriyi yapan kişinin, etraflarındaki kişiler tarafından yeterli reaksiyonu alamamasının nedenini esprinin bayatlaması değil, anlaşılmaması olarak düşünmesi... Bunun üzerine kişinin esprisini yaptıktan sonra bir de espriyi açıklamaya çalışması kendisini bitiren en temel unsur... Peki insanlar bu espriyi neden yapıyorlar:
1. Gerçekten komik olduğunu düşünenler:
Bu kitle mizahi yönü gelişmemiş, yetersiz mizah anlayışı nedeniyle robotlaşıp, aptallaşmış bir kitledir. Espri, şaka repartuarlarının aşırı derecede kısıtlı olması onların bu espriyi ya çok kez duymamalarına, ya da çok iyi bir espri olmadığını algılayamamalarına sebep oluyor. Toplum içinde kabul görememiş, kendini geliştirememiş, muhtemelen yanından bir an önce kaçılmak istenen insanlardan oluşur.
2. Testerlar(Deneyiciler):
Bu grup ilk gruba nazaran bir üst seviyedir fakat buna rağmen hala durumlarının vahameti had safhadadır. Bu grup "seneye görüşürüz" demez fakat bu espriden vazgeçmez de... Hala bu esprinin bir şansı olduğunu ve bu espriyi günümüz şartlarına güncellenebilecek hale sokabileceklerine inanırlar. Örneğin 2 Ocak'taki sınav için, 31 Aralık günü "Önümüzdeki bir yılı çok iyi değerlendirmek istiyorum" şeklinde takılır. Tamamen olumsuz reaksiyon almasalar da hala itici bir kitle olmalarına engel teşkil edemez. Seneye görüşürüz türevcileri adını da verdiğimiz bu grup halen çalışmalarına devam etmektedir.
3. Anti Seneye Görüşürüzcüler:
Şahsi kanaatim bu grubun ilk grutan bile daha fena, daha kişiliksiz olduğudur. Çünkü kötü de olsa espri yapmak bir medeni cesaret ve girişimcilik işidir. Fakat bu grup kendisi espri yapmayıp, birilerinin bu espriyi yapmasını dört gözle bekler. O kişi elbet çıkacaktır ve o espriyi yapan kişiye en ağır reaksiyonu bu grup verir. Bu esprinin ne akdar iğrenç olduğunu, hiç gülmediğini belirtir, yapan kişiye etrafına bir bakmasını diğer arkadaşlarının da kendisine gülmediğini kusarcasına söyler, nefret doludur, haşindir, acımasızdır. Asıl amacı kendisinin espri ve şaka konularında ne kadar üst seviyede ve ulaşılmaz olduğunu deklere etmek, eşe dosta göstermek, ne kadar aristokrat bir espri anlayışına sahip olduğunu belirtmektir.
4. Kimse Yapmadı Bari Ben Yapayımcılar:
Ne yalan söyleyeyim bu grubu bir türlü çözemedim. Amaçları nedir, hedef kitleleri kimdir anlayamadım. Gün içerisinde bu espri hiç yapılmamışsa belirli bir kalitenin üzerindeki kişilerin oluşturduğu bir arkadaş grubunuz vardır. Fakat bu grubun en zayıf halkası gün sonunda zaaflarına hakim olamayarak kimse yapmadı bari ben yapayım cümlesini kurduğu anda anın büyüsü bozulur. Tespit edebildiğim birkaç alt gruptan oluşuyorlar, bunlar:
a. Gelenekçiler: Bu şakanın bir geleneğe dönüştüğünü düşünen, amaçları güldürmek değil, geleneği yaşatmak olan gruptur. İtici omak pahasına geleneği yaşatanlardır.
b. Kaybedecek Bir Şeyi Olmayanlar: Çevresinde embesil biri olarak görünen kişilerin son silahıdır. Nasılsa kaybedecek bir şeyim yok, bir umut, belki gülen birisi çıkar, bari onu kazanırım diye düşünüp, yüzde 0.00001 ihtimali bulmak için kumar oynayanlardır.
c. Kimliğini Gizlemek İsteyenler: Aslen birinci grup olan bu kişiler bari ben yapayım kılıfına sığınarak aslında birinci gruptan daha farklı bir yerde durduklarını düşündürtmeye çalışırlar. Bal gibi 1.gruba dahildirler fakat, aslını reddeden kişilik problemleri yaşayan insanlardır. Kendileriyle barışık değildirler.
d. Toplum Baskısına Maruz Kalanlar: Bu şakanın komik olduğuna gönülden inanırlar, fakat toplumun bu espriyi dışladığının da farkındadırlar. Ne şiş yansın ne kebap diyerek toplumun baskısını tamamen omuzlarına almazlar fakat bilinç altından gelen sese de mani olamazlar.
Bu kadar, bundan ibaret...
Şahsen bu sene birkaç kez "Barancıım seneye görüşürüz heh heh ekere kekere" cümlesini duydum, genelde 4. gruba dahil olduklarını düşünüyorum. Kimse yapmadı ben yapayımcılardan yani, evet kimse yapmadı sen de yapma be annem. Rahat bırak beni... Bir dahaki 31 Aralığa kadar en azından...
0 yorum:
Yorum Gönder